- hiç kalmamak
- v. be out of smth.
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
zerre kadar eseri kalmamak (veya olmamak veya yok) — hiç bulunmamak, tükenmek, yok olmak Bazen o muammalı hâl tamamen üstünden kalkıyor, zerre kadar eseri kalmıyor. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
tadı tuzu kalmamak (veya bozulmak) — eski zevki kalmamak, yavanlaşmak Buradan itibaren anladım ki memleketin hiç tadı tuzu kalmamış. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
açılmak — nsz 1) Açma işi yapılmak veya açma işine konu olmak Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Anayasa 2) Renk koyuluğunu yitirmek Perdenin rengi açıldı. 3) Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak Ateşi düşünce hasta açıldı. 4) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıpranmak — nsz 1) Zamanla veya çok kullanılma sonucu aşınmak, eskimek Gömleği ütülü ama yıpranmıştı. Y. Z. Ortaç 2) Makine veya makine parçaları aşınıp bozulmak Dikiş makinesi kullanıla kullanıla yıprandı. 3) Saygınlığı azalmak 4) mec. Çeşitli etkenlerle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Azraile bir can borcu olmak (veya kalmak) — 1) nasıl olsa öleceğini kabul etmek 2) hiç kimseye borcu kalmamak, bütün borçlarından kurtulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortalık düzelmek — toplum içindeki karışıklık yok olmak, tedirginlik kalmamak, maddi durum düzelmek Ben de ödünç para bulsam hiç düşünmeden alırım. Ortalık elbet düzelir, öderim. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
el ayak (veya el etek) çekilmek — ortalıkta hiç kimse kalmamak, ıssızlaşıp sessizleşmek Ben, el ayak çekildikten sonra, odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini beklerdim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük